Kötü Rüya Görmekten Korkuyorum
Pratiklik ne güzel :)
- Eğer cildiniz kuru ise bir muzu ezin, içerisine bir çay kaşığı bal veya bademyağı karıştırıp yüzünüze sürün. Bir kaç dakika bekleyip ılık su ile yıkayın.
- Eğer ayaklarınız çok hassas ise, sıcak havalarda şikayetleriniz artıyorsa, her sabah bir kaç damla zeytinyağı ile ovalayın.
- Dirsek ve topuklarınızın sertleşmesini istemiyorsanız, bir dilim limon ile ovun. Böylece yumuşacık olacaklardır.
- Bir büyük soğanı rendeleyin ve orta boy bir bal kavanozuna koyup iyice karıştırın. 48 saat bekletin, şurup haline geldiğinde öksürüğü ve soğuk algınlığı olan hastaya sabah akşam bir çorba kaşığı içirin. Soğanın içerdiği yağlar öksürüğü durduracaktır.
- Bisküvileriniz yumuşamışsa onları birkaç dakika fırınlayın.
- Fırında patates yapmadan önce , 10-15 dakika haşlayın ve çatal ile delin. Daha kolay pişecektir.
- Buz kalıplarınızı su ile doldurmadan önce bölmelere portakal, limon ve dilediğiniz meyve parçacıkları yerleştirirseniz dekoratif buzlar elde etmiş olursunuz.
- Ütü yapmayı kolaylaştırmak ve süreyi azaltmak için ütü masasının kılıfının altına alüminyum folyo koyun. Sıcağı geri yansıtacağından ütü yapmak daha kolay olacaktır.
- Çekmeceleri içini boşaltmadan temizlemek istiyorsanız, elektrik süpürgesinin ucuna ince bir çorap geçirin.
- Tahta kaplarınızı suyun içerisinde bekletirseniz çatlarlar. Bunu önlemek için kullandıktan sonra bekletmeden yıkayıp, kurulayın. Böylece tahtaların bozulmalarını önlemiş olursunuz.
- Mobilyaların yerlerini değiştirdiğinizde halıların üzerinde iz bırakır. Bu izleri yok etmek için izlerin üzerine bir parça buz koyun ve erimesini bekleyin. Daha sonra üzerinde elektrik süpürgesini gezdirin. İzden eser kalmadığını göreceksiniz.
- Evinizde hayvan besliyorsanız ve bunların tüyleri koltuklarınıza, kanepelerinize bulaşıyorsa elinize yapışkan bir bant sarın ve tüylü olan yerlerde gezdirin.
- Elbisenize sakız yapışırsa, naylon torbanın içerisinde buzluğa koyun. Bir saat bekletin ve çıkartın. Kolayca çıkacaktır.
- Fermuarlı giyeceklerinizi çamaşır makinesine koymadan önce kapalı olup olmadığını kontrol edin. Açıksa zedelenebilirler.
- Satın aldığınız plastik ve cam eşyaların üzerine yapıştırılan etiketlerden kurtulmak için etiketin üzerine yemeklik margarin sürün ve 15 dakika bekletin. Bir bez ile ovalayıp yıkayın. Üzerinde hiç bir leke ve çizilme oluşmayacaktır.
- Satın aldığınız kahveyi taze saklamak istiyorsanız cam kavanoza boşaltıp içine iki adet kesme şeker atın. Ağzını sıkıca kapatın. Kahvenin taze kaldığını göreceksiniz.
- Kötü kokan spor ayakkabılarınızın içerisine biraz bikarbonat koyun ve bir gece bekletin. Sabahleyin silkeleyin. Kötü kokulardan eser kalmayacaktır.
- Lambalarınızın üzerine kullanmadığınız kokularınızdan veya biraz vanilya sürerseniz, lambalarınızı yaktığınızda mis gibi koku yayılacaktır. (Fazla sürülmez.)
- Kızartma kokularının bütün eve yayılmaması için yağın içerisine bir iki dal maydanoz atın.
- Yoğurttan daha fazla yararlanmak istiyorsanız suyunu atmayın. Yoğurdun tüm mineral ve vitaminleri bu suyun içinde bulunmaktadır.
- Yaptığınız böreğin kıvamında pişmesini istiyorsanız fırına koymadan önce birkaç saat buzdolabında bekletin. Böylece çok daha lezzetli olacaktır.
- Kesilmiş ve açık havada kalmış soğan zararlıdır. Kullanmadığınız soğan parçalarını saklamayın.
Ailem
10 Maddeyle Uyku Adabi
Blogculuk Hayatim 4 yasina girdi :)
Bir zamanlar hamileyken yine bir Ekim ayinin sonunda blogum dünyaya gözlerini acmisti :D
O zamanlar ben saskin ördek gibiydim, neyi nasil yapsam etsem, ne yazsam...
Hamilelik günlüklerimin disinda birsey yazmazdim hayatimdan, gerisi kopyala yapistirdi.
Zamanla bende kendi tarzimi yakaladim, ilgilendigim alanlardada yazmaya basladim, kopyala yapistiri unuttum, yani cok begendigim yahut duyurmak istedigim birseyse belki öyle.
Eskiyle yeni arasinda cok fark var blogumda, daha reale cevirdim kendimi, önceden daha gizli kisilik olarak dururdum.
Blogum 3 yasini doldurdu ve 4'e adim atti :D
Tabiki hep Blogger'da degildim, toplam blog hayatimdan bahsediyorum.
Zaten eski blogumdaki günlüklerimide tasiyamadim daha, sonra hepten yok edecegim orayi o nedenle.
Sizlerin güzel yorumlari olmasa bu kadar yazarmiydim bilmiyorum!
Ama ilk günki gibi her yorumda yine ayni heyecanla aciyorum, kim acaba ne yazmis diye :)
Ünlü olmak degil amacim, iyi arkadaslar edinmek, kendimi rahatlatmak, birseyler paylasmak, birseyler ögrenmek ayrica sizlerden...vs.
ilk baslar yorumlariniza cevap yaziyordum ve sonradan kizimla birlikte vakit azligindan cvp yazamaz oldum. Bloglari gezeyim, birde yazi yazayim derken zaman yetmiyor artik.
Bekarlar evlensin, evlenenler cocuk sahibi olsun, okuyanlar meslegini eline alsin, orta yaslilar yaslansin :D ..vs. Ve yine bloglarda devam edelim hayatla birlikte :)
Not: Karikatürde cok hosuma gitti :)
CoCukLaRiMiZ iSTiSMaR EdiLMeSin
Cocuklarimizi yetistirmede daha dikkatli olmak adina ( bende dahil ), bu tip seyleri iyi okumaliyiz!
Cocugunuza zehirli yemek yedirir misiniz?
Maalesef genellikle cocuk yetistirmeyi, cocuklarin karnini doyurmak, kiyafetlerini almak, okul ihtiyaclarini karsilamak, dershane taksitlerini odemek zannediyoruz.
Maalesef bazi anne babalar cocuklarinin hangi yemegi yiyip yemeyecegi ile ilgilendikleri kadar hangi filmi izleyip izlemeyecekleriyle ilgilenmez oldular.
Yemek cocugunuzun sadece midesini kirletir.
Cok agir degilse yedikleri, ya birkac gun hasta yatar, ya da midesi yikanir.
Her gun zehirli filmlerle ruhu kirlenen cocuklarin ne hale geldigini gormek zorundayiz.
"Zehirsiz film var mi ki?" diye dusunmeyin! Evet, maalesef zehirsiz film sayisi cok az.
Bence asil sorunumuz, cocuklari zehirlerden korumayi basaramamis olmak degil.
Kendimizi bu zehirlerden koruyamiyoruz ki, cocuklari nasil koruyalim?
Kendini kurtaramayan baskasini kurtaramaz.
Takip ettigi dizinin bir sonraki bolumunu kacirmamak icin aceleyle sofrayi toplayip, kumanda elinde televizyonun basina gecen annelerin cocuklarindan sikayetci olmaya hakki var mi?
Tuttugu futbol takimin tum futbolcularini, yedekleriyle birlikte ezbere bildigi halde, oglunun bir tane arkadasini tanimayan babanin, oglundan surekli sikâyetci olmaya hakki var mi?
Vucudum bozulmasin diye cocugunu emzirmeyen annelere soyleyecek fazla bir sey bulamiyorum!
Bedeninden bir parca olan, cigerparem diye tanimladigimiz oz evladini bile doyasiya bagrina basma duygusunu kaybetmis birisine ne diyebilirsiniz ki? Bana bir tane "hayvan" gosterin "vucudum bozulmasin" diye evladini baskalarina teslim eden. Ben duymadim.
Biliyorum, bu cumle biraz agir oldu ama icimden geldigi gibi yazmasam icimde "koz" olacak.
Kendimizi doyurmadan baskalarini doyurmayacagimiz gercegini anlamak zorundayiz.
Kendisi okumayan baskasina okuma emrini verirken ne kadar etkili olur.
Kendini egitmeyen baskasini egitirken zorlanmaz mi?
Hani hep biz buyukler genclerden ve cocuklardan sikayetci oluruz ya!
Adamin biri is guc sahibi olamamis olan ogluna "Sultan Fatih senin yasindayken Istanbul'u fethetti!" deyince, hazir cevap delikanli "Fatih’in babasi senin yasindayken devlet yonetiyordu!" demis.
Anne babalar cocuklarimizi ellerimizle zehirlemeyelim!
Ne bu dunyada ne de oteki dunyada bunun hesabini veremeyiz!