Edebi Seyler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Edebi Seyler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
6

Prenses'in Recelleri


Azönce kizim uyumadan bir masal anlatir misin deyince basta saat gec oldu baska aksam falan dedim ama kisa süre sonra kendimi onun yaninda buldum, 10dk. daha vaktim elbet vardir baska zamana niye erteliyordum ki...Ve bu defa ilk kez masalima sizleri de dahil ediyorum, yani azönce anlattigimi buraya da yazacagim :) 
*Kizim kücüklügünden beri kitaplardan okudugum degil de en cok böyle uydurduklarimi sever...


Prenses'in Recelleri

Bir zamanlar cok uzak ülkelerin birinde güzel mi güzel, meyve yemeyi coook seven bir prenses varmis. Emir vermis tüm bahce görevlilerine fidanlar dikilsin diye, cünkü meyveler büyüyünce kendi elleriyle toplayip yiyecekmis. Günler gelmis gecmis, dikilen fidanlar hic güzel gelismiyor ve soluyormus hatta...Yeniden diktiriyormus yine ayni sonuc, daha bir cicek acan agac bile olmamis hicbiri... Halbuki cevre semtlerin evlerinin bahcesinde ne güzel meyve agaclari varmis. Bir gün böyle kara kara düsünürken en yakin arkadasi ona "neden bu fidanlari kendin dikmiyorsun bir kez de, hem bu seni daha cok mutlu edecek eminim" demis. Prenses ona hak vermis, gercekten simdiye dek neden kendi dikmeyi düsünmemiski! Hemen prenses gibi degil de normal görünümlü biri olarak pazara gitmis arkadasiyla fidanlarini bile kendi secmis elleriyle. 3 cesit fidan almis, kendisi icin elma, annesi cok sevdigi icin armut, ve babasi icin erik. Tam odasinin penceresinden görünen bir yere dikmis fidanlarini onlarin büyüdügü hayalini kura kura...Aradan birkac gün gecmis odasindan bakiyormus ama birsey yok henüz. Yürüyüse ciktiginda geri gelirken oraya ugramis bir de yakindan ne görsün, minicik yesil fidanlar, hemen etrafini temizlemis, biraz sulamis, gözlerinin ici umutla dolmus. Artik sadece odasindan bakmakla yetinmiyor daha cok bahceye cikiyormus. Bir gün fidanlari seyrederken taaa eskilere dalmis, o an duygulanmis ve gözünden bir damla yas elma fidanina degince birkac karis uzamis fidan aniden, prenses bir an hem ürkmüs hem de sasirmis. Diger damlasi da armut fidanina düsünce aynisi olmus...Prenses mutluluk gözyasi dökmüs fidanlarina. Ertesi gün cicek acmis ücü de. Bunu gören bahcivanlar sizin özel bir ilaciniz mi var nasil oldu bu is diye sasirmislar. Tam da o günlerde prensesin dogumgünü yaklasiyormus ve özel hazirliklar varmis. Ve dogumgünü sabahi uyandiginda bir de ne görsün, 3 agaci da meyve dolu. O an ici kipir kipir olmus ve ellerini kocaman acip Allah'a sükretmis, "Allah'im bunlar senin dogumgünü hediyen biliyorum, cok tesekkürler" demis. O gün gelen misafirlere de ikram edilmis meyvelerden. Aradan günler gecmis yine ve prenses bir sürü daha meyve dikmis bahcesine, incir, seftali, ayva, nar, üzüm, kiwi, kiraz, bögürtlen...Ve sarayin yanina minik ama coook sevimli bir klübe yaptirmis, orada toplanan meyvelerle receller yapilip satiliyormus. Tabii prensesin bahcesi artik dilden dile duyuldugu icin ünlüymüs, herkes bu meyveleri ve recellerini tatmak istiyormus. Artan meyveleri de etraftaki fakirlere dagittiriyormus. O bir sepet verse Allah ona 10 veriyormus, öyle de bereketliymis ki...Babasi koskoca prensesinin böyle islerle ugrasmasini yorucu buluyormus ama onun bir hedefi varmis, biriken paralarla harika bir okul yaptirmis. O zamana kadar esi benzeri görülmemis bir okul. Babasi kiziyla gurur duymus. Prenses fidanlari kendinin dikmesini öneren arkadasina tesekkürünü unutmamis tabii, onu o recel isinin basina getirmis, beraber yürütüyorlarmis. Vee ülkedeki hicbir recel onlarinkinin tadini tutmuyormus. Böyle mutlu mesut yasayip gitmisler. 
Gökten 3 meyve düsmüs biri bana biri bu masali okuyana biri de kime olsun? :)

Fotograf: Minimundus/Kärnten'da cekilmistir.

12

Kitap almanın kolay yolu ;)

Bir kitap alisverisi ile karsinizdayim :)
Bu defa bilmiyorum neden, belki önceki yazimdan ötürü mü dicem ama alakasi yoktur, kargo daha hizli ulastirdi kitaplari ;) Kitap siparisi vermeden önce Facebook Sayfamizda'da belirtmistim bunu ve Viyana'da yasayan takipcim Sevda'ya da bir öneride bulunmustum ( oda birkac kitap almak istiyordu). 
Baktik ki az kitaba da ayni kargo ödeniyor madem onunkileride ben siparis verdim, aslinda baska bir amacta kitaplari verirken bulusup tanismakti belki de :P 
Ee millet bulusup duruyor, bizde iki kisi dahi olsa bulussak fena mi olur :)
(Baska var mi icinizde bende oralarda bir yerlerde yasiyorum gizlendigim yerden cikabilirim diyen ve bulusmamiza katilmak isteyen?)

Hangi kitaplar geldi hep birlikte görelim:


Sevda'nin Kitaplari:
* Muhabbet Olsun (Sema Marasli)
* Tennure ve Ates (Sinan Yagmur)
* Adab-i Ask (Selin Özkök Karacehennem)
* Hz. Aise (Dr. Resit Haylamaz)

Bana ait olanlar:
* Kitab-i Ask (Iskender Pala)
* Bir Yumak Mutluluk (Debbie Macomber)
* Hz. Aise (Dr. Resit Haylamaz)
* Askin Gözyaslari 2 ve 3 (Sinana Yagmur)
* Kur'an Sürelerinin Kimligi (Mustafa Islamoglu)


Kizim icin olanlar:
* Allah'i Merak Ediyorum (Özkan Öze)
* Namaz Kilmayi Ögreniyorum (kizlar icin) (Fazilet Nesriyat)
* Ahmet ile Elif Kur'an Okumayi Ögreniyor (Zehra Aras)
* Mevlana ile Seve Seve (Timas Cocuk)

Ilkbahar indirimden faydalanip karli ciktik bence ;) Kitaplarin yanisira bez cantalar, kitap ayiraclari.. vardi. 

Avrupa'da olup kitap almak isteyenler, mailinizi birakirsaniz siteye üyelik davetiyesi gönderebilirim. Ugrasmayin kitabevi aramaya, oturdugunuz yerden siparisi verin, evinize gelsin ;)

**********

Bugünün benim icin bir önemi var, sizce ne olabilir? (Bakalim beni kim cok taniyor :P)
Birkac güne kalmaz bunun hakkinda yazi da gelecek insallah ;) 

Sevgiler

15

Blossom Caddesi'nde bir dükkan...

Bu kitap bittiginde yüzümde kocaman bir gülümseme ve icimde bir rahatlik birakti geriye :)
Iyi sonlari seven ben, sonunu özellikle cok sevdim...
Kitabin birkac yerinde cok duygulandim, Lydia Hoffman'in hayatina dair kisimlardandi...
Yarisini okuduktan sonra heyecan artiyor, hayatlarindaki degisikliklerin nasil sonuclanacagini merak ediyor insan ve okudukca okuyasi geliyor.
4 bambaska kadin, ilginc sekilde bir araya gelmeleri ve sonrasi hayatlarina sihirli degnek degmis gibi...Azimli olmaya, umutlu olmaya örnek oluyor anlatilanlar...
Daha fazla bilgi vermekte istemiyorum okuyacak olanlar icin :)
Kitabi örgü sevenler daha da cok seveceklerdir eminim :) Örgü örmeyenler ise örgü örmeyi merak edip ögrenmek isteyebilir ;)
Kitabin sonunda, bebek battaniyesinin yapilisi yaziyor, birgün torunum olursa insallah örmek isterim bende...


Not: Kitabin ismini yazmamisim :P "Kücük Mucizeler Dükkani"

7

Içsel Yolculuk

Elif Safak- Siyah Süt kitabini okuduktan sonraki duygularimdan bazisini yazmak istiyorum.

Genel olarak iyi bir kitapti. Yalniz okurken logusa bir insan icin biraz endise yaratabilirmis gibi geldi, okuyup unutmak icin demisti gerci kitabin basinda. Ama bazen unutmak insanin elinde olan birsey degildir...
Ben logusaligi yasadigim icin öncesinde cok sükür iyi gecirmisim diyorum, gurbetin tüm yalnizligina-sorunlarina ragmen...
Bence kitabi en cok bir kez logusalik gecirmis olanlar okusun :P

Kitaptaki ic seslerin isimleri ilgincti, pek sempatik gelmedi her defasinda o uzun isimleri okumak...

Bir yerinde hayati anne karnina, insanida bir bebege benzetilmesi cok etkiledi beni. Evet öyleydi, asil dünyaya dogacagiz daha...
"Ask" kitabi ile kiyaslama yapamiyorum, o cok cok güzeldi cünkü.

Birde gecen Elif Safak kitaplarina bakarken Kitap Fuari'nda, adama sordum niye bu kadar pahali diye (Iskender 13 euro civariydi). Genel olarak yayinciliga atti sucu, o yayinevi hep pahali basiyormus...
Pekte begenmiyormus adam Elif Safak kitaplarini...Böyle "siz sevdikce fiyatlar cikiyor iste" diyor birde bana :D

Bu siralar siradaki kitabimida okumaya baslasam iyi olacak...

Esim aksam koltukta Peygamberimizin Hayati'ni okudu birkac saat, biraz tarihsel acidan bir kitap, savaslar...vs. hersey var. O okurken ben huzur doluyorum ( bir yil öncesine dek hic kitap okumayan birinden söz ediyorum, Allah'im ona öyle isik veriyorki ilerliyor cok sükür...)
3

KeLebekLer Sonsuza Uçar...

Kelebekler insandan daha mutlu yaşadı ömrünü…
İnsanoğlu ise onlarca yıla sığdıramadığı ömründen mutlu olmayı başaramadı…
Doğum ile ölüm arasında sıkıştı kaldı insanoğlunun ruhu ve sonunda ölümün gideceğini bildiği için, hayatını keşmekeş içinde tüketti…
Kelebekler ise anladı hayatın değerini…
Sadece bir gün yaşadı kelebekler…

 
Kendisini yaratan kudretin sanatının işlediği kanatlarını gün ışığıyla çırpmadan önce, günler boyunca bir koza içinde, karanlığın zulmetine katlandı…
Bir kelebeğe dönüşmeden önce, ipek böceği olarak çektiği o zulmetin paha biçilmez hediyesini, ipek kozası olarak bıraktı insanoğluna…
İnsanın paha biçemediği ipliğe, kelebeğin dünyaya geldiği yaşamın rahmi oldu…
İnsanın onlarca yıl yaşadığı halde, değerini bilmediği, kısa bulduğu ömre inat, kanatlarındaki Yaratanın fırçasından çıkma sanatı gösterdi insanoğluna, kısacık hayatının her anında…
 

Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler…
Ve hayatın ne demek olduğunu, insandan daha iyi bildiler…

 
Hayatın bir ateş olduğunu, yakıp kül ettiğini anladılar ve ateşe pervane oldular.

 
Dört kelebeğin öyküsüdür;
Dört kelebek ateşin gerçek sırrına ulaşmaya karar verirler…
İlk kelebek ateşin uzağından geçip gelir ve şöyle der;
"Ateş aydınlatan bir şeydir."
Bu gerçeğin tam bilgisi değildir…
İkinci kelebek ise ateşe biraz daha yaklaşıp döner ve şöyle der;
"Ateş ısıtan bir şeydir."
Bu da gerçeği anlatmak için eksiktir…
Üçünü kelebek ateşe iyice yaklaşır, alevler kanatlarına değer geçer ve döndüğünde, "işte ateşin gerçek bilgisi" der, "ateş yakıcı bir şeydir."
Dördüncü kelebek bununla yetinmez.
Ateşin çevresinde döner, dolanır, kavrulur ve birden bire ateşin içine dalarak bir an parladıktan sonra, alevlerin içinde görünmez olur…
Ateşin gerçek bilgisini anlayan tek kelebektir o…
Ancak bunun artık diğerlerine anlatacak durumda değildir.
Anlatmasına gerek de yoktur…
 

Hiç kimse ateşin ne olduğunu başkasının anlatmasından öğrenemez... Ateşe ancak dokunarak öğrenilir, onun ne olduğu…
 

Hepimiz bu öyküdeki dördüncü kelebek olmayı düşlüyor ama ömrümüzü diğer üç kelebek gibi tamamlıyoruz.
 

Sadece birkaç gün yaşadı kelebekler…
Ömrünce gerçek aşkı bulamayan insana inat; ateşin aşk olduğunu bilerek ve aşk için yanmayı bilerek, 
nihayetin de SONSUZA UÇTU KELEBEK...


Not: Mailime gelen bir yaziydi, begendim, paylasiyorum...Ƹ̴Ӂ̴Ʒ

13

Online Kitap Alışverişim

Kitap alisverisi hep sorun olmustur benim icin...
Evime yakin kitabevi yok ve olanlarda hani uzak falan demeyip gittim diyelim, aradigi her kitabi bulamiyor insan, öyle cook genis bir icerige sahip degiller. 
(Bu sira Aziziye Kitabevi gözüme carpti iste, ziyaret etmeyi planliyorum bir ara...)

Durum böyle olunca Türkiye'ye gittigim zamanlar mümkün oldugunca almak istediklerimi temin etmeye calisir oldum ama bu defada ucakla götürünce kilo sorunu oluyor...

Bir ara internette Kitap Yurdu Avrupa'nin acildigini gördüm. "Iste kitap almaya yönelik cözüm ayagima geldi" düsüncesiyle ilk kitap siparisimi yaptim. Elime ulasmasi oradaki belirttikleri tarihten birkac gün daha uzun sürdü tek eksisi de buydu sanirim. 10 € kargo ücreti gayet normaldi, cünkü kitaplar agir oluyor.
Kitaplarin yani sira icinde bezden bir Kitap Yurdu cantasi vardi, arada markete giderken aliyorum yanima :P
Birde birkac kitap ayiraci ilave etmislerdi. En güzelide ödemenin PayPal ilede yapilabilmesi oldu benim icin ;)

Alisverisimde bulunan kitaplarin isimlerini yaziyorum:
  • Siyah Süt (Elif Safak)
  • Peygamberimizle Bir Gün (Dr Durak Pusmaz)
  • 99 Ayet 99 Hadis 99 Risale (Süheyla Corakli)
  • Kücük Mucizeler Dükkani (Debbie Macomber)
  • Bebek Bakimi ve Sagligi (Sevda Salihoglu) Dogum yapacak bir arkadasaa hediye gidecek ;)
  • Tali Egitim Seti, 3-6 Yas icin (10 Kitap+Vcd)
  • Bilmezsen Korkarsin Tabi, Terapi Hikayeleri 1 (Pedagog Adem Günes)
  • Cocuklara Ilk Dini Bilgiler - 1, 3-6 Yas (Mürside Uysal)

Avrupa'da olanlara buradan alisverisi tavsiye edebilirim ;) Bu yaziyi reklam falan olsun diye degil benim gibi olanlara yardimci olmasi acisindan yaziyorum. Egerki siteye üye olacaksaniz size mailden üyelik daveti gönderebilirim, bu sebeple bana 20 puan eklemis olursunuz bu da isteginize kalmis ;) 
Isteyen mailini birakabilir bu yaziya ;) 
Bu puanla bir dahaki kitap alisverisimde katki saglamis olursunuz belkide...


Kitap demisken yakinda Viyana'da Kitap Fuari var ondan bahsetmeden olmaz tabiki!
Viyana İslam Federasyonu tarafından 24 Aralık 2011 -01 Ocak 2012 tarihleri arasında düzenlenecek. Program icerik ve ayrintilarini bu sayfada görebilirsiniz. Adres ise, Guglgasse 8, Gasometer (U3).


Not: Yazacak bir sürü yazidan bu konuyu tesadüfen secmedim, Facebook Sayfasi'nda sordum ve bu konu galip geldi, sirada ne yazacagimida yine Facebook'takiler biliyor :P   
Sizde gelin buyrun, kapimiz acik

11

Aşk ❤ Love ❤ Liebe


Hayatimda ilk defa belki bu kadar kisa sürede bir kitabi bitirdim...
Bazen incecik kitaplari bile bu kadar sürede bitirememistim..
Bu kitap insani alip götürüyor.
Ilk sayfasinda daha "woow" dedim Ella'nin hayatina verecegi cizgiyi okuyunca...Yani öyle bir ortamdan cikip hayatini degistirmek hep zor gelir insana, büyük cesaret isidir. Ilk baslarda bir Konya'da bir baska yerde olusu kafa karistirdi taa kii hepsini bir bütün icine alana dek.
Kitapta hem ilerlemek hem de hic bitmesin istedim...Bitince baska kitap okuyamam gibi geldi. Ya bir sonraki kitap bana bu tadi vermezse...Cünkü cok sevmistim.

Diyelim ki ben hayatimda hic yemedigim tür bir yemek yedim ve önceki yediklerimin buna kiyasla tatsiz oldugunu anladim, öyle birsey...Ve simdi cnm artik buna benzer yemekler cekiyor :P 

Yine Elif Safak okuyacagim sanirim. Umarim diger kitaplarida böyle güzel hisler birakir. 

Elif Safak tarzi yazan baska yazar öneriside alabilirim sizlerden?

3

ANLATAMIYORUM


Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz
Göz yaşlarıma, ellerinizle?


Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.


Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum

(ORHAN VELİ KANIK)


Not: Icimden yazmak geldi, sonra durakladim...Bu siiri paylasmak istedim.

7

DiLe GÜL KoYMaK

Konusmasindan anlasilir insan.
Güzel konusmasindan...
Kalbten kalbe yol vardir derler.
Bunu biraz daha degistirerek söylersek: Dilden kalbe yol vardir.
Gönlü yumusak insanlarin konusmalari da yumusak ve ilimlidir.
Asla kalb kirmaz onlar. Çünkü bir mihenk vardir gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabina sunar.
Kati kalbli insanlar ise, bu mihengi yitirmistir.
Gönül kayaliklarinda paramparça olmustur mihenkleri.
Nereye vuracak ve sözünü tartacak?
Altin ile bakiri birbirinden ayiramaz artik o.
Olur olmaz yerde kelâm eder, ya bas kirar, ya da göz çikarir.
Ilik meltemler gibi soluklar gerek bize.
Gönüllere ulastiginda, bahar çiçekleri açtiran.
En sert yürekleri dahi yumusatan, yoguran, sekillendiren... "Tatli söz yilani deliginden çikarir." denmis.
Ne kadar dogru.
En öfkeli oldugumuz anlarda bile yüregimizdeki karanligi gündüz aydinligina çevirir güzel bir söz.

" Söz ola kese savasi
Söz ola kestire basi
Söz ola agulu asi,
Yag ile bal ede bir söz." diyor Yunus.
Elbette öyledir.
En karamsar ve kaos yüklü anlari bile cennet iklimine çevirir, alimli ve iç açici bir söz.
Bu sebepten, güzel ve nazik konusan insanlarin pek düsmanlari olmaz çevrelerinde.
Bilmeden bir gönül kirarlarsa, hemen tamir ediverirler bir kaç kelimeyle.
Mayalarinda yalan olmadigi için, inandirici bulur çevreleri böyle kisileri.
Zaten yalana ihtiyaçlari da yoktur, böyle gönül ve söz ustalarinin.
Bazen bilmeden açtiklari yaralar olur elbet gönüllerde.
Ama bu bilmeden olur çogu kez.
Lâkin o yarayi dudaklarindan akan bal gibi kelimelerle, sihirli cümlelerle bir anda iyilestirirler.
Asla baska bir zamana birakmazlar açtiklari yaralari, olusturduklari çizikleri.
Aninda pansuman eder ve tedaviye geçerler.
Aci konusan insan böyle mi?
Dil yayindan karsidakine firlattiklari kirici söz oku, paramparça eder muhatabin yüregini.
Onlar dönüp bakmazlar bile.
Hani yolda arabayla bir hayvani veya insani ezen acimasiz soförler vardir; arkalarina bile bakmadan kaçip giden...
Aynen öyledir bu zalimler de...
Kirdiklari kalbin çirpinislari ve yanaklardan sizan damlalari görmezlikten gelip, dönüp giderler.
Öylelerini akrebe benzetebiliriz.
Sokmaktan zevk alan acimasiz akreplere...
Dillerini de, zehirli ignelere...
Arkadas! Inancin yumusak ikliminde bir meltem yumusakligina çevir sözlerini.
Yüregi kirgin olanlarin doktoru ol, masum gönüllerin cellâdi degil!
Yarali gönüllere hizir gibi yetis.
Onlarin kirginliklarini gider.
Yaralarina söz merheminden sür.
Gönlünden akip gelen ve kelimelerle harmanlanip, dövülüp sekillenen manevî iksirinle onlari iyilestir.
Bak bu hususta Hz. Ömer ne diyor: "Ey Kâbe seni bin sefer yiksam yine yapabilirim.
Ama kirik bir kalbi asla!"
Iste bu derece zor durumda olan bir kirik kalb eger onarilirsa sen artik Hakk'in sevgili kullarindan olduguna inanabilirsin.
Çünkü bir hadis-i serifte söyle diyor, Nebiler Nebisi: "Gerçek mü'min, elinden ve dilinden baskalarinin zarar görmedigi kisidir.
" Bir gün sahabiler, Nebiler Nebisi'nin yanina varip, ihtiyar bir kadini övüyorlar. "Söyle ibadet ediyor, böyle namaz ve oruç tutuyor." Peygamber Efendimiz: "Çevresine davranislari nasil o kadinin?" diye sorunca, sahabiler: "Çevresine hep kötü davraniyor, Ya Resulullah.
Konusmasiyla kalp kiriyor." diyor.
Bunun üzerine Resûlü Ekrem: "Söyleyin o kadina, cenennemde yerini hazirlasin." diyor.
Iste dost!
Tatli dil ve aci dil arasindaki fark, cennet ile cehennem arasindaki fark gibidir.
Sen diline ister gül koy, istersen bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör.
Istersen kor koy, baskalarini alev alev yak.
Tercih senin...

Kelebeklerimi öldürdüler Anne!

Sakin kıyısında uçuşan gönlümün
Cıvıldaşan uçmalara hazırken en uzak çiçeklere
Bulutları kapladılar karayla
Okları batırırken yüreğime
Acıdı hep bir yerleri kanadımın
Esir tutup birer birer
Kelebekleri öldürdüler anne!
Gönlümün sayfaları açıp herhangi bir yerinden
Kurtarırken kendimi sevinçlere bakıp
Sonsuzluğa ellerimi bağlayıp
Mutlu olayım bırakmadılar
İçimdeki buzdan atları salmışken özgür
Buzlar yüreğime değdi de üşüdüm anne
Gemim fazla dayanmaz fırtınalara
Gücüm senden gelirse dayanırım hayata
Hani incitmezdi kötülükler
Değmeyecekti kanadıma rüzgar
Üşütür sevgisizlik, ayrılıklar benden yana
Kolla beni ışığınla, yol göster bana
Dua eder gibi son kez dokun yüreğime
Rüzgarda uçuşan kartallara verme
Bekle beni yine okuldan gelirken kapıda
Nerde kaldın kelebeğim de
Orkideler diz gemimize
Kimse yakalamasın bizi
Son kalan gemi bu
Kelebeklerin gemisi
Hayallerimize yetişmesinler
Sen bana yeşili anlat
Kırmızıya aşkını
Pembe gülleri yelken yapıp kaçalım kıyıdan
Gel al beni kurtar buralardan
Sızım sızım sızlatır ayrılıklar
Gecelere bakamaz oldum
Ateş böcekleri mi yok, yoksa gözlerim mi kör
Bir yavru şahin uçtu yüreğimden
Kac yıldır büyüttüğüm
Onsuz üşüdüm dondum

Işığım bile sessiz, yalnızlıklar bekler köşe başında
Hadi gel desen gecenin bir yerinde
Gönlümün kırık çiçekleri açsa pembe pembe
İçimdeki kelebekleri öldürdüler anne!


Not: ( Anneme olan özlemimden paylasmak istedim, bu siiri netten okudum, yazari Perinur Olgun yaziyordu )


6

uMuTLaR BiTMeMeLi...

Pers sultani iki adami ölüme mahkum etmisti.
Sultanin atini ne kadar sevdigini bilen adamlardan bir tanesi hayatini bagislarsa, bir yil içinde ata uçmayi ögretebilecegini söyledi.
Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden sultan bunu kabul etti.
Diger adam inanmayan gözlerle arkadasina bakti: ' Atlarin uçamadigini biliyorsun. Nasil olup da böyle delice bir fikirle çikabildin ortaya? Yalnizca kaçinilmazi geciktiriyorsun o kadar.'
'Pek degil' dedi birinci mahkum.
'Kendime dört özgürlük sansi veriyorum.
Birincisi sultan bu yil ölebilir. ikincisi ben ölebilirim. At ölebilir.
Ve dördüncüsü... belki ata uçmayi ögretebilirim..!'

Umutlarimizin hiç tükenmemesi dilegimle!...
9

BeNDe oKuMaYa GaZ VeRiYoRuM aRTiK :)

Dün görümcem Türkiye'den geldi.
Istanbul'a kardesimin yaninada ugrayacagini bildigimden, kardesime kitap ve dergi siparisleri vermistim öncesinden.

Kardesim son güne biraktigindan ( vakti olmadi sanirim ) iki kitap ve bir Genc Beyin dergisini göndermis, cok sevindim, hepsi olsaydi daha cok sevinecektim ama:)


Esim "Bir Deliyle Evlendim, Hekimoglu Ismail" kitabini görünce biraz bozuldu gibi ama bu kitabi ben merak ettim napiyim:)

Digerinide bir blogta okumustum ve onuda listeye eklemistim.

Genc Beyin dergisini bir kez daha öneriyorum simdi canli canli inceleyince:)
Daha okuyamadim, cünkü 65 sayfa dopdolu! Bir kitap gibi yani bu dergi...
Ben bu kadar dolu dergi hic görmedim daha önce, her kiyi kösesi bile dolu, kapak sayfasinin arkasi bile dolu!

Türkiyedekiler daha hala okumadiysaniz yani pes derim:) Ben taa buradan siparis edip aldim, sizin ayaginizin altinda hemde!

Anneme söyliycemde her ayinkini alsin biriktirsin benim icin gidince ondan alirim:)
Bir sene boyuda okurum birikenleri artik:) Okuma özürlü biri olan benim okuma istegim artiyor bu tip güzel dergilerle.

Görsellik olarak az karisik görünüyor, birde renksiz ama icindekiler bunlari gözardi ettiriyor insana.

Bu arada bu Genc Beyin seminerlerde veriyormus, bazilari ücretli, ücretsizlerde varmis.

Mesela bu ay 26 Temmuz saat 17:00-18:30'da ücretsiz bir Semineri sizler icin yaziyorum ;
"Es Seciminde Dikkat Etmeniz Gerekenler",programdan 20 dk. önce geliniz diyor ve gecikenler iceri alinmayacakmis, cocuksuz gidiliyormus!
Ayrintilar icin sitesine BUYRUN...


Bence haftasonu plani olmayan ve bekar olanlar icin cok güzel bir Seminer olacaktir:)

Sevgiler
11

Bende GeNC BeYiN Okumak istiyoruuuuuuum....

Bugece nette gezinirken bir yazi okudum ve cok begendim.
Insana her yasin ögrettigi ayri ayri seyler vardir gibi birseydi.

En cok bu cümleyi sevdim orada; mutlulugun bir parfüm gibi oldugu, önce kendimize sürmeden baskalarina hissettiremeyecegimiz. (Tam tamina yazamadim ama,anladiniz siz onu:) )

Yazinin altina baktigimda Genc Beyin'den alinti oldugunu gördüm.
Ve ben bir Google hastasi olarak, hemen Genc Beyin yaziverdim, cünkü yaziyi begendigim icin merak ettim, nasil biryermis bu dedim.
Karsima cikan sayfada gördügümde aklima geldi, ben gecen yazin bu dergiden okumustum,abimin esi tavsiye etmisti bana, her konudan cok seyler yaziyordu, özellikle kisisel gelisim yönünden.

Nettende böyle arastirinca hic olumsuz yorum görmedim dergi hakkinda. Hayati degisenler olmus hatta bir sürü! Yani okuyup-anlayip-uygulayanlardir onlarda.

Yurtdisina gönderim varmis ama pahali geldi.
En iyisi dedim tatile gidenlere siparis vereyim ben bu dergiyi,birkac sayida olsa okurum diye düsündüm.

Acayip bir okuma istegim geldi bu gece öyle baktikca...

Sizlerden var mi bu dergiyi okuyan? Varsa düsünceniz nedir?
7

KeLeBeKLeR aGLaMaZMi$


Kelebekler ağlamazmış...

Öyle derdi anneannem,
Ağlıyor yavrum onlarda ağlıyor..!

İpekten kadife elbisesi içinde, Gözyaşları akar yüreğine.

Feryat edemezler, Sesleri çıkmaz,

Hep güzel hep uysal, Olmak zorundalar...

Hep gülümsemek zorundalar,

Ama ağlarlar kimse görmez.

Kısacık ömürlerinde, Hep başkaları için yaşarlar,

İpek eğirirler ödülü can vermektir,
Güzel olurlar bedeli candır vitrinlere konurlar.

Hep güzel diye hayranız, Mutlu sanırız..

Ya birde dile gelip anlatabilse,
Ya birde sesi çıksa da, Feryadını duyurabilse,

Kime şikayet etsin..!

Çeker çilesini sessizce,

Kelebeklerde ağlar yavrum, Kelebeklerde..! !

(Nurten Kederoğlu)


Not: Okudugumda begendigim siirlerden biri, yazarinin ismini aynen gördügüm yerdeki gibi ekledim.

Back to Top