6

Tesekkür ederim Allah'im

Şükür....

Ne zaman kaybettik seni biz?..Ve ne zaman bu kadar sitemkar, bu kadar hoşnutsuz olduk..
Yediğimizin içtiğimizin, gördüğümüzün, gezdiğimizin, işittiğimizin, hissettiğimizin, tattığımızın, tuttuğumuzun, en mühimi, aklımızın ve sağlığımızın, şükrünü ne zaman kaybettik biz?..

Biz şükrü kaybettik, stresle sardık bedenimizi..
Sinir sistemine yüklendik farkında olmadan..
ve ince ince ağlarla tüm vücudu kaplayan sinirler, organları ve hatta zihinleri hasta etti, geri dönüşümsüz hasarlar verdi..
Cilt ile sinir sistemi aynı kökenden yaratılmıştı, ciltten çıktı hastalıkların kimileri..
Evet, sinirdi, stresti, mutsuzluktu, hoşnutsuzluktu, karamsarlıktı, tatminsizlikti
ve şükürsüzlüktü hep şikayetlerimiz..

Dilimizden eksik etmediğimiz..
Ne ki, şikayetin ucu nereye gidiyordu, bilmediğimiz..
Şükrü bulsak yeniden, gelir mi mutluluğumuz, huzurumuz, kanaatkarlığımız, ruh ve beden sağlığımız??..

Neydi isteyip de alamadıklarımız??
Daha iyi bir ev mi, araba mı, giysiler mi, yiyecekler mi, turlar geziler mi?..
Başarı mı, övgü mü, itibar mı, kibir mi?..
Uğruna mesailerimizi, emeklerimizi, zihnimizi harcadıklarımız?..
Neydi sahi "aradığımız"..
Aradığımız, aslında kaybettiğimiz "şükrümüz"dü..
Başka hiçbir şeyle dolmazdı içimizdeki boşluk ve hoşnutsuzluk..
Ama şükür yoktu ortalıkta,
ve içlerimiz bomboştu..

Hayatlarımız, bir ucundan delinmiş çuvaldaki tanelerin boşalması gibi boşalıyordu..Boş bir çuvala dönüyordu..
Püff dese rüzgar; düşecek, yıkılacak bir çuval..
İman zedeleniyordu, hayat boşa sarf olunuyordu..
Her yerde bir kayıp esintisi, esip duruyordu...

Ama yaşlı bir teyze buldu onu..
Ekmek bulamadığı günlerde, onunla doydu..
Ölmekten değil, ölmemekten korktu..
Açlığa ve hastalığa sabretti..
İşte, tüm mesailerini dünyalık emeller, hırs ve ihtiyaçlar için sarf etmemişti,
çuvalında bir tanecik buğday yoktu belki..
Ama hepimizden büyük bir serveti vardı..

Şükür..
O şükür dedikçe ışıldadı gözleri...
O şükür dedikçe utandım gözlerimden..

Şükür.. dedim..
Neredeydi?..


Not: Bu yazi bana gelen bir maildi.
4

Oh mis hava

Ilkbahar gelince insan daha bir özenli giyinmek istiyor. Daha cicili bicili...
Günesin yaydigi isigin etkisi olsa gerek, birde üstüne uyanmakta olan doga eklenince :)
Bu siralar acik gri bir mevsimlik uzun ceketimi (ya da kabanimi mi desem iste öyle birsey:P) giyiyorum. Kisliklari yikadim, kaldirilmayi bekliyorlar, bizim buralarin havasi sürpriz yapabilir o nedenle bir 15 gün beklemek gerek.
Sabah soluk cicek desenli beyaz kot pantalonu giyindim uzun turkuaz bir gömlekle, basörtümde sevgili Ilkay'dan aldigim beyaz tabanli renkli yapraklari olandi.
Gri kabanida takinca üstüne, birde boynuma beyaz sal...Yani cok acik renkli durdu tüm kombin, kendimi beyazlar icinde bulmus gibi hissettim :D
Sabah önüme ilk gelenleri giydigimden, uzun düsünmeye vakit yok öyle. Ya aksamdan hazirlayip rahat ediyorum yahut acele böyle griler beyazlar...
Metroda baktimda herkes siyahli koyu renkli, ben böyle pat diye ortadayim sanki :D
O an farkina vardim hatta bu durumumu. Sonra bu durumu önemsemedim, ilkbahar geldi yahu diye gecirdim icimden :)

Cicekler acsin, böcekler ötsün... :)
8

9 = Sevmedim, 10 = ?


Kac gündür evlilik yildönümüm yakinda diyorum ve o gün geldi her beklenen günün geldigi gibi...
Simdi isterdimki esim buraya gelip aniden karsima ciksa elinde bir tanecik bir cicekle ve güzel birseyler fisildasa yüregime :) Bunu düsünmesi gülümsetti beni, gercegi nasil sevindirir kimbilir.
Halbuki bunun icin bir erkegin hicbir organizasyon yapmasi gerekte degil, sadece zaten olan vaktinden 1 bucuk saat ayirip birde cicek alabilecegi birkac euro, en önemlisi bunlari yapmaya istekli bir kalp...
Biz kadinlar inceliklere ne düsükünüz, yapimiz böyle. Hangi kadin bir jest görünce sevinmezki. Neyse konu bu degilde daha günüm bana neler getirecek bilmiyorum nasilsa :P
 Ama beklentimi mümkün oldugunca alcak tutucam üzülmemek icin.
Gecen yildan hic bahsetmek istemem ama belirtmeliyimki simdiye dek hayatimin en kötü yiliydi 2010.
 Zaten gecen yil buraya yazdigim evlilik yildönümü yazimdan da anlasiliyor.
Bu yil gecen yildan daha iyi ama yinede öyle bosluklar varki onarilmasi gereken.
Inatci, sabirsiz, Allah inanci olmayan, kalbinde kötülükler besleyebilen, kati ve fedakar biri olmasam biliyorumki suan bu evlilik bitmis olurdu! Bu benim sinavim dedim hep, biraz gayret olacak, sonu iyi olacak elbet birgün. Bazen oluyorki 'sen kimi kandiriyorsun' diyor ic sesim, bazense 'evet birseyler oluyor bak' diyor...Bu gel-gitler bir bitse bir otursa hersey yerine, insallah...
Ben evlilik yildönümü icin birsey yapmadim henüz ama haftasonuna birseyler planlamak istiyorum romantik ve özenli.
9 yil doldu ve 10 a ayak basiyoruz yarin :) Vay bee diyorum...
Seneye evlilik yildönümümde cok iyi seyler yazmak nasip olur insallah.

Not: Kizimi alip kresten evin önünde yagan yagmurun sevinciyle islana islana acele etmeden giderken esimle karsilastim."Unuttum sanma" deyip gitti gülerek. Eve girdim, masanin üzerinde bir buket cicek ve kalpli cikolatalarin oldugu kutu vardi :)
2

Almanca ögrenmek

Sevgili Kitty Wu bana epey önce almanca ögrenme konusunda soru yöneltmisti ve bu konuda bir yazi yazma önerisi sunmustu, cok tesekkürler ilgisi ve fikri icin. Simdi aklima ilk gelen ve önemli bulduklarimi yazicam.

Yeni bir dil ögrenmek icin ilk sart motivasyon ve istek. Bu dile ilgi duymaliyiz. Yani ben size bir ayda almanca ögrenmek icin taktik versem, yahut süper bir yöntem sunsam sizde istek olmadikca, siz cabalamadikca hicbir yöntem ise yaramaz.
Hadi istek var diyelim. Sonrasinda kararlilik gelmeli. Birkac gün heveslenip puff diye sönerse devami gelmez.
Hergün minnacikta olsa o dil icin birseyler katmaliyiz kendimize, günde bir kelime ögrenmek bile basit gözüksede neler kazandirir bize hesaplayin bi yilda 365 kelime.
Bunuda yapiyoruz diyelim ki, devaminda ekstra bu dil icin kulagida alistirmak gerek. Mesela o dilde radyo dinlemek, tv izlemek oldukca faydali diye düsünüyorum.
Birde dil ögrenimi icin baglanti kurma, cagrisim yapma tekniklerini izlemistim. Bir kelime bize kendi dilimizde neyi cagristiriyor onu birseye benzetip hayalini kurabiliriz, yani kelimeyi formüllüyoruz kendimize göre ve daha uzun süreli akilda kalici oluyor.
Baslangic icin birseyler ögrendikten sonra ilerletmek önemli tabiki. Ama ne kadar teori ögrenirseniz ögrenin, pratik olmadikca o dil ilerlemez. Konusun firsatini buldukca. Bir yabanci komsunuzu görünce baslayin sohbete :) Bu dili bilen arkadasiniz varsa onunla sohbet edin. Hatalarinizi yakininizda bilen birinin düzeltmesini rica edin, cünkü birsey yanlis ögrenilince düzeltmesi hic kolay degil...
Insan yeni bir dil ögrenirken konusmaya cekiniyor, hata yapmaktan korkuyor ve bu frenliyor biraz konusmayi. Ama yanlislara ragmen konusmaya cabalamak cok önemli. Zamanla birseyler anlatabildigini gördükce dildeki kendine güvende geliyor ve daha rahat olunuyor.
Ben eskiden cok yaptim o hatayi. Bir resmi daireye mi gittik, nasilsa yanimda esim var hep ona "sen yap, sen konus" dedim. Böyle olunca da konusmaya ugrasmamis oldum, firsatlari yok etmis oldum kendi kendime. Öyle zamanlar olduki mecbur kaldim konusmaya ve  o zaman anladim ki aslinda simdiye dek konussam daha faydasi olurdu. Ertelemeyin...
Bugün degisik bir kelime duyunca hemen not edin ve ögrenin onun anlami ne, biraz merakli olun. Günlük gazete, kitap, dergi birseyler okumak tabiki cok etkili dil ögrenmekte. En cok zayif oldugum nokta burasi, pek okumuyorum almanca kitaplari.
Kelin ilaci olsa basina sürermis diycem, yani az cok yapmis olduklarim bunlar düzenli olmasada..
Dil ögrenmek kolay is degildir emek, ilgi ve sevgi ister :) Bir cocuk gibi büyür siz ilgilendikce :)
Bedava almanca ögrenilebilecek bir site var internette epeydir bende aktif olarak katilamiyorum oraya ama adresi paylasayim : Almancax . Internette zaten her türlü gerekli dökümant bulunabilir biraz arastirinca ;)
Hee birde Almanca'ya özel birsey söyleyeyim, kelime ögrenirken lütfen artikelleri ile birlikte ögrenelim, zaten isi zorlastiran kisimlardan biri bu artikeller...

Umarim dil ögrenme yolunda azimli ve basarili olursunuz ;)
5

Kurdeleye boguldum :P

Yaa nerden baslasam ki :)
Postama bir güzellik kondu, ben bunu hizli hizli acmazda resim cekip sizlerle paylasmaz miyim hic :P
Cünkü bazilarinizinda tanidigi bir güzel blogcu arkadasim bu, ben aslinda söylemeden siz taniyacaksiniz diye düsünüyorum resme bakinca :)
Daha paketi acarken güzel bir koku geldi, resimde gördügünüz turuncu kesedenmis meger, karanfil kokusuydu sanirim. Sonra ben mektubu görünce burasi bittigim nokta oldu, gülücüklerle okudum.
Mektubun süslenisine bakar misiniz, bir büyük iki kücük kurdeleyle, yani paket isimsiz gelmis olsa Ilkay oldugunu kurdelelerden ele veriyor :) Nazar boncugunu bile eksik etmemis:)
Mavi olan özel birsey ;) Isil isil olan bozuk para cantasi ki buna kizim el koydu bile :S Sanirim biraz zor geri alicam ama deniycem :P Omuzluklari ise en uygun durdugunu düsündügüm bir kiyafetime dikecegim, simdilik düsünmedeyim bunun icin ;) Cerceveye yeni cikarttiracagim kizimin resimlerinden bir tane koymayi düsündüm ilk görünce :)
Bayagi duygularimin yogun oldugu bir günde, mutlu oldum :)
Nasil özenmis sevgili Ilkay, insan acarken o sevgiyi hissediyor ince ayrintilardan özellikle. Bende bu güzel sürprizine karsilik blogumdan özellikle tesekkür etmek istedim, cok tesekkürler Ilkaycim.
Beni mutlu ettin sende daha cok mutlu ol insallah.
Back to Top